23 Şubat 2011

Şeytanın Dostu




Bana geceleri verin,
Gündüzler sizin olsun.
Kendime olan nefretim
Kadere kızar,
Suratıma tükürür.
Nereden bileceksin ki
Kanatları koparılmış kuş musun sen?
Uçamadan nasıl özgürüm derim?

Rutubet doldursun odamı.
Ah, sen uslanmayan adam!
Kadın yollarında ölü ver emi..!
Tutsak mı edecekmiş beni yargılar?
Hah, der geçer götümle gülerim.
Taktım şeytanı koluma,
En kadim dostum benim…
Şerefe!
Sağlığına içiyorum şeytan.

Karanlıkta kaybolmak varken,
Güneşte çürümek niye?
Cehennem ayaklarımın altında!
Yukarı tırmanmak niye?
Şımartmalıyım kendimi
Kahkahalarda boğulayım.
Tükensin gözyaşlarım ağlamayım.

Kadın tadı olsun şarabımda.
Aman, uzak olsunlar ruhumdan!
Bedenimde yaşarım onları ben.
Her kadın kadın mıdır ki gözlerde?
Benim çıkıntım senin girintinse,
Bu mudur ki aramızdaki fark?
Kaburgamın kemiği küsmüş bana,
Makyajı akar, ağlamış yüzyıllarca.
O kadar tatlı ki!
O da bilmez ne istediğini,
Bana kusar huzursuzluğunu.

Zarafet kokuları gelince uzaklardan,
Afrodit koşar kollarıma.
Tenlere susamış tenler,
Arsızca cilveleşir titreyerek.
Diz kapaklarımın arkasında gizlidir,
Tatmadığım zevkler, sessiz düşler.
Bozulmasın monokrom dünyam.

Sen ne anasının gözüsün,
Gafil avladın beni yine.
Zehirlemişsin kanımı kanınla.
Hadi gel,
Küsme sarıl bana,
Filmi başa sarma zamanı…
Elmamıza kaldığımız yerden devam edelim.
O ağacın altında tekrar sevişelim.